6 Ocak 2020 Pazartesi

Positive and Negative Effects of Videogames

Videogame sector and videogames have come a long way. Videogames have got more common and spread each day, and with it, it's influence on people has grown. Thus there are positive and negative effects of videogames on people, and I'll point some of them in this text.

The first effect that we'll talk about is a positive one. Videogames can and will improve you socially. By that I mean you'll be making friends all over the world who like the games you like. And besides making friends you'll learn new languages and improve them, through games and friends that you have made.

Secondly, it will improve your brain. You'll get to learn how to think to complete the tasks the videogame gives you, the player, thus you'll improve your problems solving abilities. And researches show that videogames improve your short-term memory.

On the other hand, your attention-span will probably shorten due to videogames' fast and dynamic nature. I can assure you that not all games need you to be reflexive and energetic all the time but most of the online games do and that's a big part of videogames.

The second negative effect is on your body. If you get carried away while playing videogames, and you probably will, you may sit in the same spot without moving for hours! And it's an extreme example but some people have died because of this. Even if you leave your chair alive after playing games, not moving for hours is not healthy at all.

Like everything, videogames have good and bad effects on people. But by choosing the right genres and being aware of the time you spend on videogames, I believe you can get positive effects more than the negatives.

24 Aralık 2019 Salı

Okuduğum Kitaplar

Gazi ve Fikriye - Hıfzı Topuz
Atatürk ile Fikriye'nin maceralarını anlatan tarihi bir kitap.

Dönüşüm - Franz Kafka
Karmaşık ve herkese hitap etmeyen psikolojik bir kitap.

Kürk Mantolu Madonna - Sabahattin Ali
İlk 40 sayfasını çok sevdiğim genel olarak aşk konulu kitap.

Eylül - Mehmet Rauf
Güçsüz hafızamda pek yer edinemeyen yasak aşk konulu bir kitap.

Kayı IV - Ahmet Şimşirgil
Osmanlı tarihini anlatan serinin 4. kitabı.

Kayı I - Ahmet Şimşirgil
Osmanlı tarihini anlatan serinin ilk kitabı.

Fatih Sultan Mehmed - Yavuz Bahadıroğlu
Fatih Sultan Mehmed'i anlatan tarihi bir kitap.

Deli Kurt - Atsız
Sürükleyici anlatıma sahip, beğendiğim tarihi unsurlar da içeren roman.

Attila - Peyami Safa
Attila'nın hayatını konu almış roman.

Ölü Ozanlar Derneği - N. H. Kleinbaum
Beğendiğim, filminden uyarlama kurgusal roman.

Tom Sawyer - Mark Twain
Hatırlayamayacak kadar küçükken okuduğum kitap.

Fareler ve İnsanlar - John Steinback
İki dostun maceralarını anlatan beğendiğim bir roman.

Melek ve İnsan - Ahmet Tomor
Birden fazla okuduğum, sevdiğim bir İslami bilgi kaynağı.

Sergüzeşt - Sami Paşazade Sezai
Son sayfaları sağ olsun "farklı bir aşk romanı" umudumu boşa çıkaran kitap.

Bobby Fischer Teaches Chess - Bobby Fischer
Birkaç güne bitirdiğim satranç hakkında güzel ve beğendiğim bir kitap.

Türk'ün Ateşle İmtihanı - Halide Edip Adıvar
Anlatımını beğendiğim, yazarım belirli aralıktaki anılarını anlattığı kitap.

1984 - George Orwell
Konusunu ve işleyişini beğendiğim, distopya temalı kitap.

Güneş Ülkesi - Tommaso Campanella
Bir ütopya nasıl kaleme alınabilir soruma ilk cevap olan, beğendiğim kitap.

Kur'an-ı Kerim Meali - Elmalılı Hamdi Yazır
Dinime ait merakımı gideren meallerden ilk okuduğum.

Turco - Hüseyin Tunç
Çerezlik diyebileceğim, günümüz zamanında geçen, hayattan kesit türünde roman.

Denemeler - Montaigne
"Düşünce nasıl edinilir ve anlatılır?" sorusunun karşılığı niteliğindeki güzel kitap.

Gül'ün Adı - Umberto Eco
Tuvalin orta çağ tarihi, resmin polisiye romanı olduğu beğendiğim kitap.

Küçük Prens - Antoine de Saint-Exupéry
Bir şapka ile bir boa yılanını ayırt etmemi sağlayan, beğendiğim kitap.

Don Quijote - Miguel de Cervantes Saavedra
İronik ve katman katman anlatımı ile sunulan okunulası delilik ve akıllılık hikayesi.

Fahrenheit 451 - Ray Bradbury
Ateşi sonuna kadar sürmeyen sürükleyici bir kitap.

İnsan Neyle Yaşar? - Lev Nikolayeviç Tolstoy
Kıssadan hisse tadında öyküler içeren kitap.

Suç ve Ceza - Fyodor Mihayloviç Dostoyevski
Karakter çözümlemeleriyle öne çıkan, ana karakterle özdeşleşebildiğim, beğendiğim roman.





22 Aralık 2019 Pazar

Reasons of Failure at School

I'll be pointing out 4 main reasons that cause failure at school besides physical and mental disorders that can't be helped.

The first and the biggest reason is the education itself, the education system to be precise. The present education provides students with books with unoriginal information in it to keep in mind until the exam and a little space to think by ourselves about the topics. What I'm trying to say is, the education system works on students that can memorize facts instead of learning them by practice, except in some countries. And there's an even bigger problem with the education system. Have you ever realized that there are millions of students who don't know what they are capable of thus making them not knowing what to do for a living? I bet you did. In an ideal education system, I believe, the first part of it concerns individuals' personalities and capabilities instead of maths and stuff. Children should explore and know themselves first to have an idea of what do they like to do and to know who they really are. And after having them knowing themselves and what they enjoy to do, they should get introduced to jobs and what a job is. Thus they will know what to achieve to make their goals into reality.

After mentioning the drawbacks related to the education system, we should touch on the economic status of the country. It's a bit expensive to be educated you know, especially abroad, we are lucky that it's a bit cheaper to be a student in Turkey compared to the west. Yet it's expensive for most of us, the people of Turkey. Transportation and having a place to stay in are parts of this problem but they are not that big problems as having to pay for books and school materials.

The third reason is one's surroundings. Families want to help their children and being it's a great thing they are not helpful all the time. Sometimes parents may not know their child or not care who they are. What I'm saying is they may want their children to do a specific job for a living without considering their children's liking. This makes everything harder, don't do things like this parents.

The last reason is kind of a positive reason. Maybe you do know, my precious reader, the most wanted requirements of jobs at these times are generally social skills and about practical thinking. Thus one can prioritize improving their social skills, resulting in bad grades.

As you may see, I don't really think students are to blame at all. To conclude, I think we are the ones who are responsible for taking care of our future, our children, our students.

9 Haziran 2019 Pazar

Neden Adenizm

Neden Adenizm? Nasıl olur da gerçeklik ve doğruluk sadece inançlarla değişebiliyor? Eğer gerçeklik ve doğruluk algımız inançlarımıza bağlıysa, bu her şeyin inançlarımızı kullanarak mümkün kılabileceğimiz anlamına gelmez mi? Bu durumda sosyal bir kaos ortaya çıkmaz mı? İşte bu yazıda bunları cevaplamaya çalışacağım.

Adenizm, çünkü bu düşünce felsefesi bana şimdiye dek en mantıklı açıklamayı yaptı, "İnsanlar nasıl oluyor da bu kadar farklı, garip ve çelişkili olabiliyorlar ve bunlara rağmen büyük topluluklar oluşturabiliyorlar?" bu sorumun cevabını buldum ben Adenizm'de. İnançlar kişiden kişiye değişirler ve mantıken herhangi başka bir şeye bağlı değillerdir (dinlerin de başka sosyal etkenlerden bağımsız oluşu bundandır.).  İnançlar sürekli aynı kalmazlar da, zaman içinde değişime uğrarlar. İnançların herkeste farklı olmaları üstüne bir de zamanla değişime uğramaları sayesinde insanların farklılıklarına ve çelişkilerine neden oluyorlar, çünkü her şeyin başında inanmak gelir.

Ben şimdiye dek dünyayı hep bu iki göz ile gördüm, hep bu beyin ile süzgeçten geçirdim, hep aynı ruhumla hissettim. Ve ben sadece bir kimseden ibaretim. İnsanlar bu kadar farklıyken, nasıl olur da aynı şekilde dünyayı görebilirler ki. Cevap basit, aynı görmezler, hissetmezler, düşünmezler. Dolayısıyla gerçeklik ve doğruluk  algısının genel geçer olduğunu söylemek çok bencil ve küstahça bir tutumdur. Dünyayı tek bir açıdan görüp, tek bir hayat yaşayıp, tek bir ruha sahip olup yine de geri kalan herkes adına konuşmak saygısızlıktan başka bir şey değildir.

İnançlarımız gerçekliği ve doğruluğu etkilediği için evet inançlarımız ile her şey mümkündür. Şimdi aklınızda "Öyleyse ben yeşil gördüğümün mor olduğuna inanırım, fakat benim gördüğüm hâlâ yeşildir." gibi sorular olabilir. Eğer böyle bir şey diyebiliyorsanız, inanmamışsınız demektir. Her şeyin inançlarla mümkün oluşunu kabul etmek kişinin düşünce algısını çok genişletecek ve değiştirecektir. Kişinin hayal gücününün ve yaratıcılığının azami seviyeye yükselmesinin tek yolu budur. Bunu kabullendiğinizde karenin bir renk türü, telefonun bir ulaşım aracı, Ay'ın arka bahçeniz olması gayet normal ve mümkün olacaktır.

Toplumda kaos çıkması için ilk olarak kişinin aklında bir kaos çıkması gerekir ki bu yeterli eğitim düzeyinde veya düşünsel olarak buna hazır olmayan kişiler için işten dahi değildir. Yani evet kaos olması çok olası, fakat bunun elbet önüne geçilebilir.

Adenizm

Adenizm, genelgeçer bilginin var olmadığını olsa da fark edilemeyeceğini, bilginin de sadece subjektif olarak doğru olabileceğini savunur. Ve bilginin doğruluğunu kişinin inançlarına dayandırır.

Bilginin doğruluğu, nesnel değildir. Bu nedenle genel geçer bilgi yoktur.  Çünkü akıl herhangi bir şeyin doğru olduğunu algılayamaz, sadece bilgi aktlarını kullanarak varsayım yapmayı sağlar.

Dolayısıyla herhangi bir şeyin doğruluk durumu kişiden kişiye değişir ve insanların inançlarına bağlıdır, bir şey gerçek olduğu için gerçek olduğuna inanmayız, gerçek olduğuna inanırız ve böylece gerçek olur. Herhangi bir insanın inandığı şeyin doğruluğu nesnel olarak belirlenemez, bu yüzden de sadece öznel doğruluklar oluşturulabilir.

Eğer bunu örneklendirmek gerekirse, şu anda bunları yazmakta kullandığım klavyenin gerçek olması veya siyah renkte olması benim öyle olduğuna inanmam sayesinde olur. Eğer ben onun mor renkte olduğuna inanırsam o mor renktedir. Eğer ben onun daha önce hiç görmediğim bir renkte olduğuna inanıyorsam o renktedir.

İnsanların başkalarının vücutlarında yaşayamayıp dünyayı başka bir perspektiften tecrübe edememesi de bu düşünceye çok sağlam bir dayanaktır.

26 Ocak 2019 Cumartesi

Yazım Üzerine

Yazmayı severim doğrusu. Okumaktan fazla hatta. Okumak da güzeldir elbet fakat yazmanın beni cezbeden ayrı bir tarafı var. Üretmekle olan yakınlığı olsa gerek. Düşünmeyi, yorumlamayı ve eleştirmeyi, kısacası fikir sahibi olmayı severim. Yazmak da bunları dışa vurmamı sağladığından ötürü beni kendisine çekmeyi başarmıştır. Fakat okumak öyle değildir, kişiye her zaman istediğini veya beğendiğini sunmaz. Size farklılık sağlar siz de yazarak bu farklılıklardan kendinizi oluşturursunuz. Kısacası, güzeldir yazmak. Okuyun, yazın, dünyayı kendinizden mahrum etmeyin.

İnsan Hayatı Üzerine

İnsan hayatı benim gözümde 3 temel döneme ayrılır ve bu ayrım saflığı temel alır. İlki bebeklik, yükselme dönemi. İnsanın dili, mantığı, kendisini dahi bilmediği, resmen uzaylı olduğu dönem. Bebeklik safhasında insan cahildir ve bunu hızlıca gidermek için denetimden geçirmeden her türlü şeyi öğrenmeye çalışır. İkincisi zirve dönemi, çocukluk. Çocuklar belirli bir mantık sahibidirler, hâlâ meraklı fakat dile ve insanlara biraz daha hakim kimselerdir. Ama en önemlisi bebeklik zamanında da sahip oldukları saflığı ve temizliği artık eylemleri ve düşünceleri ile gösterebilmekte olmalarıdır. İşte bu, dönemin zirve olmasının nedenidir, tertemiz, saf bir benliğin, bir meleğin davranışlarına, hareketlerine, düşüncelerine, kendisine tanıklık etmek daha da iyisi kendi olmak ne güzel bir lütuftur. Bu yüzden dünyada en sevdiğim varlıklar çocuklardır. Üçüncüsü ise çocukluk sonrası hayat. Kişinin saflığını yitirdiği, dünyanın gerçek yüzünü gördüğü ve ona uyum sağladığı dönem. Bu döneme çürüme veya ölüm diyebiliriz. Bu dönemde insan elbet saflığının tamamını yitirmekten korunabilir fakat asla çocukluğundaki gibi olamayacaktır.